OYUN
BOZAN
100.
Yıl Mutabakatı
"Birine
kötülük yapacaksan eğer; yüzüne iyilikle
bak, onunla dostça konuş, öyle ki, hilenin
farkına varmasın, yanılsın"
|
Germenlerin en eski
destanlarından Edda'dan
alıntı
|
Biliyor muydunuz?
|
Geldikleri kıtada
kızılderililere karşı tarihin en büyük
SOYKIRIMlarından birini gerçekleştiren
ABD'lilerin; Kızılderilileri yoketmek
için uyguladığı taktiklerden birinin
, kızılderilerin yaşam kaynaklarından
biri olan bizon sürülerini yoketmek
olduğunu; General Phil Sheridan gibi
isimlerin "Bizonlar ortadan kalktıklarında;
kızılderililer de ölüp gidecektir"
şeklinde demeçler verdiklerini ve neticede
kıtaya geldiklerinde 30 milyon olan
bizon sayısının, 1900'lerin başında
500' e indiğini...
|
Kendi MGK'sını "dikta", başkalarının
MGK'sını "think tank" zanneden yazar-kasalar
aracılığı ile yürütülen psikolojik harp 30 Kasım
2004 itibarı ile resmen zaferini ilan etti.
Kullandığı "think tank" sözcüğünün
Türkçesini bile üretemeyen; üretse dahi kullanmayan
bir zihniyetin; düşünce üretmesi sözkonusu olamaz.
Bu yapılar olsa olsa; başkalarının düşüncelerini
yorumlar, derler, uygular ve raporlarlar.
Başkasının "think tank"i ile milletine
"şeffaflık", "sivillik"
ve "demokrasi" şovu yapanlar; başkalarının
düşünce tanklarının paletlerinin altında ezildiklerinin
bile farkında değiller.
MGK sivilleşti; peki sonra ne olacak?
Her zamanki oyunu göreceğiz;
Sızamadığın yapıyı kötüle, profilini düşür,
açılmaya zorla...
Sızdıktan sonra; iyileştir, profilini yükselt
ve elitizm mekanizmaları aracılığı ile kapat
MGK Genel Sekreteri'nden bir ricamız var
: Sayfamızdaki "TAM MİLLİ SİYASET"
vizyonunu bir zahmet kaldırın; sizi zor durumda
bırakabilir. Biz zamanı gelince o sözü tekrar
yerine koyar ve gereğini yaparız.
|
Gelin şu "sivil" MGK söylemini biraz
deşelim...
Kendi MGK'sını dikta, başkalarının MGK'sını
"think-tank" zanneden bir kaç yazar-kasa
aracılığı ile kendisine yönelik gerçekleştirilen
psikolojik harbi önleyemeyecek kadar etkisizleşen
bir yapı; 30 Kasım 2004 itibarı ile, dünyada eşi
örneği olmayan bir şekilde kendini "think
tank" olarak ilan etti...
AKP iktidarını ve bütün uyumlu kadroları buradan
kutluyoruz. Kadrolaşmada kendilerine yeni ve çok
değerli bir alan açtıkları için değil tabiki...
Diğer ülkelerin askeri doktrinlerini millete
"demokrasi", "dünya düzeni"
diye satarak evlerine "ekmek" götüren
"sivil"lerimizle; kendi ülkesinde, Kraliçe'ye
doğrudan bağlı olan Hollanda Genelkurmay Başkanı'ndan
bile "sivilleşme" ve "demokrasi"
dersi alan "askerler"imizi; ortak bir
vizyonda buluşturdukları için.
Darısı; bırakın şeffaflaşmayı ve "think-tank"leşmeyi;
her geçen gün daha grift ve komplike yapılara
bürünen; demokrasi ve sivillikten nasibini alamamış
diğer ülkelerin sivilleri ve askerlerinin başına.
Madem artık her şey şeffaf olacak; biz de açıklayalım
bakalım şu MGK'da neler olurmuş...
Önce aşağıdaki sözü bir okuyun
Milletimizin mutlu, güvenli
ve mutluluk içinde yaşayabilmesi için; Devletin
TAMAMEN MİLLİ BİR SİYASET izlemesi
ve bu siyasetin iç kuruluşlarımıza TAMAMEN
UYGUN ve DAYALI olması lazımdır.
|
Bu söz kime mi ait...
Tabiki vizyonu, cesareti ve en önemlisi
şahsiyeti olan bir adama : MUSTAFA KEMAL'e.
Peki bu söz nerede yazıyor :
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'nin
ana sayfasında. (01 Aralık 2004 itibarı ile)
Peki aşağıdaki söz kime ait:
Siz kim oluyorsunuz da
bu rozeti taşıyorsunuz; burası derin
devlet değil; biz burayı saygıdeğer
Başbakanımızın talimatları doğrultusunda
AB'ye uyumlu hale getirmeye çalışıyoruz
|
Bu söz MGK'nın yeni "sivil"inden önceki
"asker"ine ait...
Bu söz nerede mi söylenmiş :
MGK ile bağlantılı faaliyet gösteren; Milli Güvenlik
Akademisi Mezunları Derneği'nin sözkonusu "askeri"
ziyareti sırasında...
Bu söz nasıl mı söylenmiş :
Yakalarında Türk bayraklı akademi rozetini taşıyan
ve askerliğini komando asteğmen olarak yapan akademi
üyelerinden bir tanesinin yakasından sinirli bir
şekilde tutularak...
MGK'daki son "asker" peki niye bu
kadar kızmış...
Çünkü bu dernek; Erzurum'da Başbakan'ı kızdıran
bir toplantı düzenlemiş..
Peki sonra ne olmuş :
Bu asteğmenler yakalarındaki rozeti, yakalarına
yapışan MGK'nın son "asker"inin masasına
bırakıp çıkmışlar.
MGK'nın son "asker"i böyle yapmış...
Peki MGK'nın ilk "sivil"'i ne yapmış...
MGK'nın ilk sivili kendince tarih yazmış...
MGK'nın artık bir "think tank"
olarak "askeri" ve "sivil"
bürokrasiye düşünce üreteceğini belirtmiş...
Güler misin, ağlar mısın...
Zamanında, başkasının
"askerinin" ülkesi için "düşünürken"
güvenliği sağlamak amacı ile kurguladığı
fiziki mekanı tanımlamak için kullanılan...
daha sonra ABD emperyalizminin öncü kuvvetleri
olarak küreye salınan devlet destekli "düşünce
kuruluşları"nı tanımlamak için kullanılmayan
başlanan....
"think tank" kavramı;
"düşünme" iddiasında bulunan yurdum
"sivil"i tarafından; "şeffaflık"
amacı ile yapılan toplantıda telafuz ediliyor...
hem de bu kavramın İngilizcesini aynen kullanmakta
hiç bir beis görmediği her halinden belli
olarak.
|
Böyle bir yapı ve zihniyet "düşünce"
üretemez; olsa olsa yorumlar veya uyarlar...
"Diğer ülkeler ne yapıyor, hangileri iyi,
hangileri kötü" tarzında; bu ülkenin
hangi üniversitesine verseniz rahatlıkla hazırlayabileceği
raporları cakalı kağıtlara basıp, cakalı dosyalara
koyup, üzerine bir de sıkılmadan "GİZLİ"
damgası basarak sivil ve askeri bürokratların
masasına servis eder...okunmadan, dosyalanmak
üzere.
Kusura bakmayın ama; düşünceyi Washington-Londra-Brüksel-Kudüs
üretir ; siz yorumlar, derler veya aynen kullanırsınız
beyler.
Başkasının "think tank'ı ile kendi milletinize
"şeffaflık", "sivillik" ve
"demokrasi" şovu yapmayı da bir marifet
zannedersiniz....başkalarının düşünce tanklarının
paletlerinin altında ezildiğinizin farkında bile
değilsinizdir.
Zamanında MİT "şeffaflaşma" adına tesislerini
açıp, basına brifing verdiğinde; "şeffaf
istihbarat örgütü kadar abuk bir kavram olabilir
mi" diye onlara haksızlık etmişim..en azından
onlar, kantini felan gezdirmiş ve "aa
MİT kantininde de çikolata satılıyormuş"
gibi yazılar yazabilecek çapta beyinleri "şeffaflaşma"
adına uyutmuşlardı.
Burada ise; koca bir devletin getirildiği noktanın
bir karikatürünü görüyorsunuz.
Atatürk'ün TAM MİLLİ SİYASET vizyonunu
ana sayfasından kamuoyuna duyuran bir kurumun
genel sekreteri; her fırsatta AB'ye uyumdan sözediyor...
ve
ülkenin; sivili ile, askeri ile, ülke adına; gerekirse
gizli, ama sonuçta devlet üst yönetiminin bilgisi
dahilinde; özel politikalar, taktikler ve stratejiler
kurgulayacağı bir platform olma özelliği taşıması
gereken bir kurumu kendini "think tank"
ilan ediyor.
Ve dikkatinizi çekerim; devletin yapılarının
sivilleşmesi; sözde sivil yapıların başka devletlerin
finansmanı altına girmesi ile eşzamanlı olarak
gerçekleşiyor.
(Bir ara hatırlatın da sizlere; Eczacıbaşı'nın
kontrolündeki TESEV'de; RAND gibi dış kuruluşlarla
daha entegre çalışılması için yaşanan iç savaşı
ve bu mücadelede Cüneyd Zapsu, Can Paker gibi
isimlerin rolünü anlatayım)
Çok uzadığının farkındayım ama sizlere "sivilleşen"
MGK'dan sonra neler olacağını da yazayım da;
gerçekleştiğinde beni anarsınız.
1) Tayyip Erdoğan iktidarının;
AB maskesi altında piyasaya sürdüğü Yerel
Yönetimler Yasası uyarınca; hatırlarsanız;
kamu hizmetleri özel sektöre devredilebilecek.
2) MGK'nın sivilleşmesi ile birlikte;
MGK'nın TESEV gibi "sivil think-tank"lerle
daha sık işbirliiği yapmaya başladığını
göreceksiniz.
3) Daha sonra; yazar-kasalardan
bir tanesi; "MGK'da neden sivil
toplum örgütleri de bulunmasın"
diye ; artık gördükçe güldüğümüz ebleh
"demokrasi" incilerinden birini
üretecek.
4) Bu ortamın oluşmasına müteakip;
TESEV gibi kuruluşların; MGK ile işbirliği
içinde raporlar hazırlamaya başladığını
duyacaksınız.
5) Bu yakınlaşma derinleştiğinde;
göreceğiz ki; bu ülkede ne kadar yabancıların
güvenlik politikaları doğrultusunda "sivillik"
taslayan STK varsa; MGK'de temsil
edilmeye başlanacak
6) Baronlar bir kere içeri girmeye
görsün; MGK'nın profili yeniden yükseltilecek
ve Türk siyasi hayatının yeniden belirleyici
organlarından biri olacak.
|
Kısacası senaryoda aslında yeni bir şey yok...
Henüz sızamadıysan...kötüle, profil düşür,
ayrıştır, açılmaya zorla...
Sızdıktan sonra...iyileştir, profil yükselt
ve elitleştirme yolu ile kapat...
Bu ülke bu oyunu özelleştirmelerden; devlet "reformlarına"
kadar bir çok alanda tekrar tekrar izlemedi mi?
Bir kerecik de MGK için izlersiniz, olur biter.
Bu arada; MGK Genel Sekreteri'nden bir ricamız
var...
Atatürk'ün TAM MİLLİ SİYASET vizyonunu içeren
o sözü;
AKP gibi bir iktidarın; AB yoluna baş koymuş bir
genel sekreteri olarak sizi zor durumda bırakıyor.
Ya "TAM", ya da "MİLLİ" sözcüğünün
anlamını bilmiyor izlenimi bırakıyorsunuz ki;
koskoca MGK'nın Genel Sekreterini böyle bir pozisyonda
görmek bu ülkenin vatandaşlarını üzer.
Bir zahmet onu kaldırın.
Biz zamanı gelince tekrar o sözü yerine koyar
ve gereğini yaparız.
K.D.
|