www.acikistihbarat.com

21 Şubat 2005 Pazartesi





OYUN
BOZAN

İRAN/İSRAİL KONTROLLÜ SAVAŞ SENARYOSUNDA YENİ ADIM - SURİYE CEPHESİ

(Suriye; İran'ın Oyununa mı Geldi?)

Behiç Gürcihan




100. Yıl Mutabakatı



 

"Dürüst politikacı odur ki; satın alındıktan sonra satılmış kalır"
Senatör Simon Cameron

 

İran'ın Suriye ile ortak cephe kurduğunu alenen açıklması; İran'ın cephenin işlevselliğinden çok reklam değerine önem verdiğini ve Suriye'yi oyuna getirdiğini gösteriyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İran-Suriye cephesi olarak lanse edilen sanal cephe; Suriye'yi İran'ın dış sınırı haline getirerek; ABD-İsrail'e ; "İran'a Saldırma" planlarını Suriye üzerinden katmanlandırma fırsatı tanıyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İran-Suriye cephesi; İran'ın AngloSakson/Siyonist cephe ile aşağıdaki yedi amaca birden hizmet edecek bir kontrollü savaş senaryosu üzerinde anlaştığı tezini güçlendiren bir gelişme.

a) İsrail uydusu Kürdistan

b) İran'ın uydusu Şii cumhuriyeti

c) İran'da molla rejiminin güçlenmesi

d) ABD'de siyonist hakimiyetin derinleştirimesi (Olası bir darbe)

e) Türkiye'nin ordusunun
stratejik derinliğinin yokedilmesi

f) İran'ın sınırlarının korunurken; İslam dünyası üzerinde ağırlığının arttırılması

g) Yeni nükleer ve silah alımları ile; Rusya'da Yahudilerin kontrolündeki nükleer yakıt sanayi ve silah baronları ile İran'lı Molların daha da zenginleşmesi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 




Edelman'ın; zaten yeteri kadar deşifre olmuş iki "köşe" yazarını yanına alıp Bebek'te poz vermesi; ABD Büyükelçisi'nin "anti-Amerikancılığı" çok ince yöntemlerle inşa ederken; kendilerine en çok hizmet eden kalemşörleri harcamaktan çekinmediğini gösteriyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


İran'ın, NATO zirvesi öncesinde ve Lübnan'da patlatılan bombanın hemen sonrasında (Nedense her Pan-Atlantik zirve öncesinde; HSBC'nin yakınlarında bir araba bombası patlıyor) ; İran'ı ziyaret etmekte olan Suriye ile "stratejik işbirliği" yapacağına dair duyurusu; bir anda dünya basınında "İran-Suriye" cephesi diye reklam edilmeye başlandı.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Rıza Arif ile Suriya Başbakanı Naci Otri arasında gerçekleştirilen görüşmede; "bazı özel tehditlere karşı" oluşturulduğu belirtilen "cephenin"; ABD'ye karşı olmadığı konusunda Suriye'nin ABD Büyükelçisinin CNN'de verdiği demeçler ise; Suriye'nin İran ile işbirliğini algılamasında; İran'ın algılamasına kıyasla ince farklar olduğunu ortaya koyuyor.

İran'ın; görünürdeki ABD-İsrail tehdidi kapısına dayanmışken; Suriye ile "ortak cephe" kurması ve bunu alenen beyan etmesi; cephenin işlevselliğinde çok, reklam değerine önem verdiğini ve Suriye'yi oyuna getirdiğini gösteriyor.

Bir düşünün;

Eğer "çok özel tehditlere" karşı bir cephe oluşturduysanız; düşmanlarınızın buna uyanması; sizin faaliyetlerinizin etkinliğini azaltan bir unsurdur. Böyle bir "özel cephe" açıklanmaz; aksine gizli olur.

Bu tür özel cepheler; düşmanı caydırma etkisi var ise (Örnek : Rusya -Almanya) "açık" yapılır aksi takdirde böyle cephelerin aleni olarak ilan edilmesi; düşmanın hedef alanını çeşitlendirme ve manevra alanını genişletme dışında bir işe yaramaz.

Daha da önemlisi;

Bu cephe öncesinde "İran'a Saldırmak" gerçekten İran'a saldırmayı gerekli kılarken;

Oluşturulan cephe sonrasında,

ABD/İsrail ikilisi; artık İran'a saldırıyı Suriye üzerinden katmanlandırma ve Suriye'ye saldırıp; kamuoylarına bunu "İran'ı her geçen gün sıkıştırıyoruz" olarak satma şansını elde etmiş durumdalar.

İran'ın Suriye'yi; "seni özel tehditlere karşı koruyacağım" havucu ile dış sınırı haline getirmesi; gördüğünüz gibi sadece İran'a değil; İran'a yönelik saldırı için zamana ihtiyacı olan ABD/İsrail cephesinin de çok işine geliyor.

Hatırlarsınız;

Şubat başında yazdığımız üç yazı ile;

Türkiye'nin güvenlik kurmaylarının; İsrail ile İran'ın aşağıdaki yedi amacı gerçekleştirecek bir kontrollü savaş senaryosu üzerinde anlaşmış olma ihtimalini ciddi olarak değerlendirmesi gerektiğini vurgulamıştık.

Neydi bu yedi amaç :

a) Irak'ta İran'ın kontrolünde bir Şii devleti kurulacak (Bu devletin İran'ın kontrolünde olduğu; "İran'ın Şii merkezlerine karşı ABD alternatif oluşturuyor" dezenformasyonu ile perdelenecek ve tabi dünya medyasının ebleh kalemlerine "ABD Irak'ta Kontrolü Kaybediyor" yazıları yazdırılarak, ABD'nin başından beri bu makro planı hedeflediği gerçeği gözlerden kaçırılacak)

b) İsrail'in uydusu bir Kürdistan inşa edilecek. (Malumunuz)

c) Yaratılan savaş ortamında; İran'ın mollaları, İran'da liberallere kaybettikleri zemini, milliyetçilik dalgası üzerinden yeniden kazanacak.

d) İran'ın sınırları korunurken; İran'ın "şeytana" karşı savaşması, İran'ın çeperindeki İslam dünyası üzerindeki etkinliğini bir kat daha arttıracak.

e) ABD'de siyonistler yönetim üzerindeki etkilerini ve Pentagon devlet/istihbarat sistemi içerisinde ağırlığını geri dönülemez noktaya getirecek. Gerekirse; ABD'de bir darbe ile bu süreç pekiştirilecek.

f) Kerkük üzerinden; Türkiye bu anlaşmalı savaşın içine çekilerek; Güneydoğu üzerindeki kontrolü gittikçe zayıflatılıp, ordusunun stratejik derinliği zayıflatılacak

g) Bir kaç yüz bin insan ve bir kaç nükleer reaktör feda edilecek ama nasılsa insanlar yeniden doğuyor. nükleer reaktörleri yenileme ve yeniden silahlanma safhasında; Rusya'da Yahudilerin kontrolündeki nükleer yakıt sanayiinden, ABD'nin silah baronlarına ve İran'daki mollalara kadar herkes bir kat daha zenginleşecek.

Açıkcası; İran'ın Suriye ile "ortak cephe" kurduğunu alenen açıklaması;

ve dünya kamuoyunun bu haberin üzerine; "Üçüncü Dünya" savaşı öncesi "cepheler kuruluyor" havası ile atlaması;

dünyanın; küresel baronların hedefleri doğrultusunda kurgulanmasını hızlandıracak bir bölgesel savaşı adım adım inşa etmek konusunda; İran ile Anglo/Sakson-Siyonist cephe arasında bir mutabakat olduğu yolundaki tezi güçlendiren bir gelişme olarak karşımızda duruyor.

Bu seferlik yazıyı kısa tutacağız fakat size üzerinde düşünmeniz için bir cümle bırakıyorum :

"Aşırı dindar (Ortodoks) Yahudi; Irak'tan getirilen nükleer malzemeleri; Ürdün'den alıp; ABD'deki bir Türkün firması aracılığı ile Pakistan üzerinden İran'a satıyor. Hakkında tutuklama kararı çıkarılmasına rağmen; kış tatili için gittiği Denver'da tutuklanan aşırı dindar Yahudi; daha sonra yerel bir hahamın gözetiminde kalmak şartı ile serbest bırakılıyor"

Yok yok; bir romanın ana kurgusal cümlesi değil.

Hayattan bir gerçek.

İran'ın Mollaları ile; İsrail'in Hahamları arasında bir işbirliği olma olasılığını "komplo teorisi" olarak lekelemek isteyenlere karşı bu cümlenin ayrıntılarını bir sonraki yazıda açacağız.

Araştırmak isteyenlere önden bir kaç soru sorarak bu yazıyı bitirelim :

a) Sizce Türkiye üzerinden uyuşturucu/nükleer malzeme ticaretini doğuda hangi aşiretler yapıyor?

b) Bu aşiretler; ABD tarafından, Azerbaycan/İran merkezli operasyonlarda kullanılıyor mu?

c) Oğlunu polisin elinden kaçıracak kadar fütursuz olabilen ve İran üzerinden uyuşturucu ticareti yapılan Başkale'den olan eski Van milletvekilinin sülalesi Bayram'lar'ın ABD ile bağlantısı var mı?

d) İran Hizbullah'ının kurulmasında dönme hahamlar bir rol oynadı mı?

Sorular çeşitli...

Cevaplar tek bir yöne işaret ediyor.

Bu arada Edelman'a bir teşekkür borcumuz var;

Zaten isimleri ayyuka çıkmış; köşe olmuş iki yazarı ; Bebek'te "Ambassador" isimli lokantaya çağırıp, yemek yemek ve sonrada resimlerini basına dağıtmak...

Ve bunu "ABD ile yanyana gözükmenin" hiç te "in" olmadığı bir dönemde yapmak...

Olmuyor Edelman...yapılır mı böyle bir şey...

varsa talimatların; İstinye'deki Konsolosluğun o kadar gizli kapısı var...manzarası da güzel...

Ya da Başkonsolosun Ortaköy'deki boğaz manzaralı malikanesi ne güne duruyor...

Kurarsınız Boğaza karşı balık sofrasını...sen anlatırsın, onlar dinler...

Zaten yeteri kadar deşifre olmuşlar...

Çocukları alıp, elaleme rezil etmek, hiç oldu mu?

Bu kadar aleni deşifrasyondan sonra beş paralık değeri kaldı mı bu köşelerin yapacağı ABD propagandasının...

Çandar ile Cemal adına üzüldük doğrusu. Bu kadar kolay harcanmaları yazık oluyor. O kadar hizmet etti çocuklar.

ABD yine önce kendi adamlarını, kendisi aracılığı ile harcıyor.

Edelman; "anti-Amerikancılığı" çok ince yöntemlerle inşa ediyor.

B.G.