www.acikistihbarat.com

04 Ocak 2005 Salı





OYUN
BOZAN
MEDYADA
ECEVİTLER ÜZERİNDEN MUSUL OPERASYONU

Kıvanç Değirmenli




100. Yıl Mutabakatı



 

"Süngü; kuvvet, şeref ve haysiyetin müdafaa etmediği hatlar başka hiç bir prensiple müdafaa edilemez"

Mustafa
Kemal

 

 

 

Biliyor muydunuz?

İncirlik üssündeki askerlere üzeri kamuflaj kaplı İncil dağıtıldığını ve İncil içinde; "İlerleyin Hristiyan askerleri savaşa yürüyoruz / Önümde İsa'nın Haçıyla / İsa Büyük Efendi düşmana karşı yöneltiliyor / Takipçilerin savaşa gittiğini görerek" şeklinde pasajların yeraldığını

Kaynak : Ece Temelkuran / Miliyet

Önemli olan Ecevit'lerin ne dediği değil; dediklerinin nasıl bir kurgu ile kamuoyuna servis edildiği

 

 

 

 



 

 

 

 

Türkiye'deki psikolojik harbin er meydanında; haberlerin hangi alanda, hangi vurgu ile hangi gazete üzerinden cepheye sürüldüğü; bu haberin arkasındaki dinamikleri deşifre etme açısından kilit önem taşır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir kaç ay öncesinde Musul'u özleyen demeçler veren Demirel'in; Ecevit'lerin sahaya sürülmesi ertesinde Musul defterini kapatmış demeçler vermesi; Demirel'in klasik "dün dündür, bugün bugündür" anlayışından öte; dikkatle not edilmelidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Musul konusunu kaşıyarak; Türkiye'yi Irak bataklığına çekmek isteyenler ile; bu konuyu bertaraf edip Türkiye'nin bölgedeki resmi hiç karıştırmamasını tercih edenler arasındaki medya savaşları daha çok inciye yataklık edecek.

 

 

 

Basındaki Ecevit furyasını hep beraber izliyoruz.

Bir tarafta Bülent Ecevit, diğer tarafta Rahşan Ecevit; medyanın sayfalarına serpiştirildiler.

İktidarları döneminde bile söyledikleri ile değil, "arkalarında duran" isimle anılan ve merdivenleri bile çıkamayan Başbakan olarak kamuoyunun gözünün içine her gün sokulan bu çiftin; bugün durup dururken medyada baş köşeye oturtulmaları hayra alamet değil.

Her zamanki gibi bir yalan perdesi üzerinden kurgulanıyor gerçek.

Bir kaç hafta önce gazetelerde yeralan;

Ecevit'in Cumhurbaşkanı'na çıkıp Musul gerçeğini anlattığı haberi istenilen etkiyi yapmamış olacak ki;

Bülent Ecevit üzerinden Musul konusunu gündeme getirmek isteyenler bu sefer kadrajı büyütüyorlar ve "Atatürk'ün gizlenen vasiyeti" imgesi üzerinden kuşaklardır aktarılan bir sırrı kamuoyunun gündemine tekrar sokuyorlar.

Bülent Ecevit'in sayfalara düşmesinden hemen sonra; Rahşan Ecevit; okuyanlarda gülümseme yaratan bir demeç vermekle kalmıyor; bir de bu demeç ile medyanın vitrinine konuluyor.

Rahşan Hanım diyor ki :

"AB'ye gireceğiz derken dinimiz elden gidiyor. Ben bir Müslüman'ım; ülkemde Müslümanlığın gerilemesine razı olamam "

Bu cümledeki yalan/doğru oranı; ülkemiz siyasetçilerinin ortalama performansından farklı olmadığı için aslında şaşırtıcı değil.

Neticede Rahşan Ecevit'in aile soyağacı üzerine kapsamlı araştırma yapanlar ve ilişkiler ağını inceleyenler; kendisi için "Ben Müslümanım" sözünün hayli iddialı olduğunu farkedeceklerdir. (Bkz. Yalçın Küçük ve Sabetaycılık üzerine araştırma yapan bir çok isim)

Burada size bir çok yerde okuduğunuz; Rahşan Ecevit'in Müslümanlık kaygısının abesliğine dair bir yazı sunmayacağım.

O malumunuz...

Önemli olan Ecevit'lerin ne dediği değil; dediklerinin kamuoyuna nasıl sunulup, nasıl işlendiği..

Dolayısı ile konu Ecevit'ler değil; sağ arka omuz hizasında suran gölgeler...

Bakın sizler için bir liste çıkardım. Türkiye'deki psikolojik harbin er meydanından bir görünüm haritası...

Ecevit Haberleri Ön Sayfa Dağılımı
Gazete
Alan
Vurgu
Star Sürmanşet Güçlendirici
Zaman Sol Sütun Aynen
Milli Gazete Sağ Sütun /Küçük Azaltıcı
D.B.Tercüman Yok  
Yeni Şafak Sayfa Altı Aynen
Akşam Göbek / Manşet Güçlendirici
Sabah Yok  
Hürriyet Sol Sütun/Alt Aynen
Vatan Sol Sütun Güçlendirici
Cumhuriyet Yok  
Radikal Sol Sütun/Orta Aynen
H.O.Tercüman Yok  
Milliyet Sağ Alt Köşe Güçlendirici
Vakit Orta Küçük Azaltıcı

Medyadaki yeni güç dağılımı çerçevesinde dikkat etmeniz gereken bir kaç şey mevcut :

a) Zaman'da manşete çekilmeyip; Star'da sürmanşete çekiliyorsa; Fettullah Gülen'in perde arkasında kalmayı ve dolayısı ile henüz etkisi altına alamadığı bürokratik kadroları gaza getirmeye çalıştığı bir operasyon olma ihtimali, olmama ihtimalinden daha yüksektir.

b) AB karşıtı bir dinamiğe hizmet ettiği halde; Radikal'de bile yer veriliyorsa; devlet katında bir yerlerin sponsorluğunda medyaya sürülen bir haberdir.

c) Dinle ilgili olduğu halde; Yeni Şafak'ta aynen; Vakit'te etkisini azaltıcı (Vakit Rahşan Hanımla dalga geçer tonda veriyor haberi) bir şekilde yeralıyorsa; AKP içindeki çatlaklardan birine tekabül eden bir haberdir.

d) Akşam'da manşetten verilip; D.B. Tercüman'da ve Sabah'ta yeralmıyorsa; ABD içi ve ABD-İngiltere arasındaki fay kırıklarından birine tekabül eden bir haberdir.

Neticede yukarıda kaba hatları ile verilen medya analizini ayrıntılandırmak mümkün ama yadsınamaz bir gerçek var ki; önümüzdeki tabloda Ecevit'lerin ne dediği değil; dediklerinin nasıl yansıtıldığı; bu sözlerin arkasındaki dinamiği teşhis etmek açısından çok daha önemli.

Ve bir önemli ayrıntı daha sözkonusu :

Bakın aşağıdaki sözler Demirel'e ait:

''Eğer Musul, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde olsaydı, bugün herhangi bir sorun olmazdı. Mesele toprak meselesi değil ama 400 seneden fazla bir süre bir ülkenin parçası olmak az bir şey değildir''

Demirel bu sözleri; Irak Türkmen Cephesi Başkanı Abdullah Abdurrahman'ı 22 Kasım 2004 günü günü Güniz sokaktaki konutunda kabulunda sarfetti.

Aşağıdaki sözler de Demirel'e ait :

'Arzular dünde; Musul Irak'ta kaldı''

Bunlar ise Ecevit üzerinden Atatürk'ün gizlenen vasiyetinin ortaya atılmasından sonra; Demirel'in; Ecevit'i manşete taşıyan Akşam gazetesi üzerinden verdiği demeçten.

Aradaki vurgu farkı sizin de dikkatinizi çekmiştir.

Bir kaç ay önceki demecinde Musul'u özleyen; bir kaç ay sonra Musul defterini kapatmış bir Demirel.

Dediklerinizi duyar gibi oluyorum...Demirel bu...neleri hatırlayıp, neleri unuttu...Bu onun "dün dündür bugun bugündür" antolojosisinde bir satır bile yeralmayacak kadar önemsiz bir ayrıntı.

Haklısınız.

Burada önemli olan;

Yalçın Küçük gibi "marjinalize" edilmiş bir isim üzerinden
Ecevit'e doğru ortalanan Musul topu

Zamanında medyanın desteği ile ayakta tutulan ve tekrar medya ile alaşağı edilen Ecevit tarafından; Atatürk güçlendirici imgesi ile kamuoyunun gözü önünde durdurulup; kaleye doğru yönlendirilmişken;

Ortaya biri Demirel; biri Rahşan Ecevit olmak üzere iki isim çıkıyor...

Demirel; otorite konumu ile Musul'u "geçmişte kaldı" kategorisine sokarken;

Rahşan Ecevit gibi bu toplumda Müslümanlık üzerine en son laf söyleyecek kişi Müslümanlık üzerine AB ekseninden yola çıkarak konuşturtuluyor;

Musul kulvarı ile özdeşleşmeye başlayan ve sıfatları arasında Kıbrıs Fatihi'de bulunan Ecevit soyadı bir anda; özellikle İslamcı kesimler bünyesinde ofsayta düşürülüyor.

Anlayacağınız sevgili okur;

Musul; Musul hakkında kaygı duyanlar;

AB ve misyonerlik konusu da ; bu konu üzerinde endişe ifade edenler üzerinden;

ayakta duracak hali kalmamış bir soyadı bu operasyona alet edilerek

profil düşürme operasyonuna tabi tutuluyor.

Musul konusunu kaşıyarak; Türkiye'yi Irak bataklığına çekmek isteyecekler ile; bu konuyu bertaraf etmek isteyecekler arasındaki medya savaşlarında bakalım daha ne inciler göreceğiz.

K.D.